Bir Eserden Kaynak Göstermeksizin İktibasta Bulunma Suçu
- Anasayfa
- Yayınlarımız
- Bir Eserden Kaynak Göstermeksizin İktibasta Bulunma Suçu
09.09.2019 13:52
BİR ESERDEN KAYNAK GÖSTERMEKSİZİN İKTİBASTA BULUNMA SUÇU (FSEK m.71/1- b:3)
Genel Olarak
Bir eserden kaynak göstermeksizin iktibasta bulunma suçu, 23.01.2008 tarihli ve 5728 sayılı kanunla değişik 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun 71. maddesinin 1. fıkrasının 3. bendinde düzenlenmektedir. Buna göre; “ Bir eserden kaynak göstermeksizin iktibasta bulunan kişi altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasıyla cezalandırılır.”
Madde hükmünde 5728 sayılı kanunla 23/01/2008 tarihinde değişiklik yapılmadan önce 71. maddenin 4. fıkrası ise şu şekildeydi: “ 32,33,34,35,36,37,39 ve 40 ıncı maddelerdeki hallerde kaynak göstermeyen veya yanlış yahut kifayetsiz veya aldatıcı kaynak gösteren kimseler hakkında 500 liradan 5.000 liraya kadar ağır para cezası veya 7 günden üç aya kadar hapis cezası hükmolunur.” Görüldüğü gibi değişiklik yapılmadan önce madde hükmünün kapsamı daha genişti. Ayrıca suç için öngörülen ceza da daha hafifti. Fakat günümüzde fikri mülkiyete verilen önemin artmasıyla beraber, ihlallerin daha ağır cezalandırılması giderek yaygınlaşmaktadır. Nitekim bunun bir sonucu olarak da 5728 sayılı kanun sonrası m. 71/1-3'te öngörülen bir eserden kaynak göstermeksizin iktibasta bulunma suçu, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılmaktadır.
5728 sayılı kanun öncesinde FSEK m. 71/4'te öngörülen suç tipi, söz konusu kanunla yapılan değişiklikle beraber farklı suç tiplerine ayrılmıştır. Nitekim, önceki madde hükmünde “kaynak göstermeksizin iktibasta bulunma” ve “yetersiz veya aldatıcı kaynak gösterme” aynı bentte birlikte düzenlenmişti ve bu eylemlerin hepsi için tek bir ceza öngörülmüştü. Oysa yeni düzenlemede “kaynak göstermeksizin iktibasta bulunma suçu” 71. maddenin ilk fıkrasının 3. bendinde düzenlenirken, “yetersiz veya aldatıcı kaynak gösterme suçu” aynı maddenin ilk fıkrasının 5. bendinde düzenlenmektedir. Yetersiz veya aldatıcı kaynak gösterme suçunu işleyen fail hakkında altı aya kadar hapis cezasına hükmolunur. Görüldüğü gibi artık farklı bentlerde düzenlenen iki eylem hakkında hükmedilecek cezanın miktarı ve türü de birbirinden farklıdır.
5728 sayılı kanun öncesinde suç tipinin lafzının incelemesine geri dönecek olursak, 71/4. madde hükmünde “32, 33, 34, 35, 36, 37 ve 40.” maddelerde iktibasın nasıl yapılacağını öngören usullere aykırı hareket etmek suçun oluşması için şart koşulmuştu. Bunun sonucu olarak suç, bu maddelere aykırı hareket etmek suretiyle işlenebilmekteydi. Yeni yasada, ilgili maddelerin bu şekilde sayımına yer verilmemiştir. Fakat bundan, söz konusu maddelere dikkat edilmeyeceği anlaşılmamalıdır. Zira bu maddeler, yeni yasanın 71/1-3 maddesindeki kavram olarak geçen iktibasın, ne şekilde hukuka uygun olacağını düzenlemektedir.
1. KORUNAN HUKUKİ YARAR
Bir eserden kaynak göstermeksizin iktibasta bulunma suçuyla korunan hukuki yarar, genel olarak eser sahibinin manevi haklarıdır. FSEK m. 14,15,16 ve 17. maddelerde düzenlenen bu hakları kısaca zikretmek gerekirse bunlar; “eseri umuma arz etme”, “eseri hakkında bilgi verme”, “adının belirtilmesini talep etme”, “eserde değişiklik yapılmasını men etme” ve “zilyet ve malikte bulunan eserine ulaşabilme” haklarıdır. FSEK m. 71/1-3'te düzenlenen suç tipinde korunan hukuki yarar, bu manevi hakların tamamı değildir. Zira, suç tipi ile eserine ulaşabilme hakkı arasında bir ilişki olduğu söylenemez, çünkü failin zilyet veya malik olması şart olmadığı gibi; kaynak göstermeksizin iktibasta bulunma fiili, eser sahibinin eserine ulaşabilme hakkına yönelmiş bir fiil değildir. Öte yandan, söz konusu fiille yukarıda zikredilen diğer manevi haklar arasında yakın bir ilişki olduğu ortadadır. Kaldı ki, manevi hakların tamamı, eser sahibinin, eserin yaratıcısı olarak ortaya koyduğu şahsiyetinin bir tezahürüdür ve bunun zorunlu neticesi olarak da birbirleriyle katı hatlarla ayrılması mümkün olmayan sıkı bir bağlantı içerisindedir. Bu sebeple, korunan hukuki yararın, asli olarak eser sahibinin manevi hakları olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.
Kaynak göstermeksizin iktibasta bulunma suçunda eser sahibinin manevi haklarının yanında mali haklar da korunmaktadır. Zira manevi haklar ve mali haklar, eser sahipliğinin birbirlerini tamamlayan ve bu suretle bir bütün oluşturan sonuçlarıdır. Söz konusu suç tipi [1]
ise, manevi haklarını korumak suretiyle, eser sahibinin yarattığı eserin getireceği maddi yarara kavuşmasına yönelik tecavüzleri de engellemeyi ve aksi yönde davranabilecek kişileri caydırmayı hedeflemektedir. Tüm bunların ışığında denebilir ki, bir eserden kaynak göstermeksizin iktibasta bulunma suçunun koruduğu hukuki yarar, asli olarak eser sahibinin manevi hakları olmakla beraber, dolaylı ve tali olarak eser sahibinin mali haklarıdır.
2. SUÇUN KONUSU
Suçun konusu, bir başkasına ait olan eserin kaynak göstermeksizin iktibasta bulunulan kısmıdır. Suçun konusunu eserin tamamı oluşturmaz. Çünkü aşağıda da inceleneceği gibi, eserin tamamının iktibas edildiği ve kaynak gösterilmediği durumlarda, meydana gelen suç, FSEK m. 71'in ilk fıkrasının ikinci bendindeki “başkasına ait esere, kendi eseri olarak ad koyma” suçudur.
3. FAİL
Kaynak göstermeksizin iktibasta bulunma suçunun faili herkes olabilir. Başka bir deyişle, söz konusu suç tipi, salt kanunen tanımlanan özelliklere sahip kişilerin fail olabileceği “özgü” bir suç değildir.
Kaynak göstermeksizin iktibasta bulunma suçunun faili, bir başkasının eserinden kaynak göstermeden iktibasta bulunan kişidir. Mantık gereği, bu suçun faili, kendisinden alıntı yapılan eserin sahibi olamaz. Zira korunan hukuki yarar eser sahibinin manevi ve mali hakları olduğundan, kişiyi kendisinden korumak söz konusu olamayacaktır. Kendi eserinden aşırma yapmak, kimi hukuki normlarda, örneğin üniversitelerin ya da enstitülerinin yönetmeliklerinde, disiplin yaptırımı gibi birtakım yaptırımlara bağlanabilirse de, bu fiiller FSEK m. 71/1-3 anlamında bir suç oluşturmaz.
Bir eserden kaynak göstermeksizin iktibasta bulunma suçunu sadece gerçek kişiler işleyebilir [2] .
Hukukumuzda tüzel kişilerin ceza sorumluluğu olmadığından [3] ,
tüzel kişiler bu suçun faili olamazlarsa da, FSEK m. 81’in son fıkrası uyarınca suçun “ bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, ilgili tüzel kişi hakkında Türk Ceza Kanununun tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur”. Yine tüzel kişilerin söz konusu eylemlerinden dolayı FSEK m.66 vd. maddeleri uyarınca tecavüzün men'i veya ref'i yahut tazminat davası açılabilir.
4. MAĞDUR
Suçun faili herkes olabilirken, suçun mağduru sadece eser sahibi olabilir. FSEK kapsamında eser olarak sayılmayan bir fikir ürününün yaratıcısı, suçun mağduru olamaz. Başka bir deyişle suçun mağduru olabilmek için, 5846 sayılı FSEK ile eser olarak sayılan ve koruma gören bir yapıtın sahibi olmak gerekir.
FSEK m. 1/B uyarınca “s ahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleri” eserdir. Kanunun lafzının ifade ettiği unsurlar tek tek açılarak, eser olabilmenin koşullarını saptamak gerekirse; eser, bir insan tarafından yaratılmış, fikri veya sanatsal bir içeriğe sahip, bir şekle bürünmüş, kanunda sayılan eser kategorilerinden birine dâhil, sahibinin hususiyetini yansıtan bir nitelikte ve belli bir düzeyin üstünde bir yaratıcılığın ürünü olmalıdır [4].
İşte bu nitelikleri taşıyan bir eserin sahibi, bir eserden kaynak göstermeksizin iktibasta bulunma suçunun mağduru olabilir.
5. SUÇUN MADDİ UNSURU
Bir eserden kaynak göstermeksizin iktibasta bulunma suçunun maddi unsuru, başkasına ait bir eserin belirli bir kısmını alıp sahiplenerek, sanki kendi yaratıcılığının bir fikri ürünüymüş gibi bir görünüm yaratmaktır. Maddi unsuru bu şekilde kısaca belirledikten sonra, bu betimlemenin içinde barındırdığı kavramları tek tek ele alıp analiz etmek gerekmektedir.
Öncelikle iktibasta bulunulan kısmın bulunduğu eser bir başkasına ait olmalıdır. Yukarıda da belirtildiği gibi, kişinin kendi yarattığı eserden iktibasta bulunması halinde bu suç meydana gelmez. Kişi birden fazla eser yaratmışsa, bu eserlerin her birinden kaynak göstermeksizin alıntı yapmasına ceza hukuku anlamında cevaz verilmektedir. Fakat, örneğin akademik dürüstlüğün ve bilimsel ilerlemenin sağlanması gibi amaçlarla, üniversitelerin bilimsel eser oluşturulmasına dair belirledikleri esasları yansıtan yönetmelikler yahut yönergeler gibi hukuki normlarla, bu yönde bir fiil disiplin yaptırımına tabi tutulabilir.
Suçun oluşması için iktibasta bulunulan kaynağın FSEK anlamında bir eser olması gerekmektedir. Eserin tanımı ve taşıması gereken koşullara yukarıda değinildiği için bu bahiste eser kavramı tekrar ele alınmayacaktır. İktibasta bulunulan eserin alenileşip alenileşmediği, suçun oluşması bakımından önemsizdir. Zira alenileşmemiş veya yayımlanmamış bir fikir ürünü de, eser olmanın koşullarını sağlıyorsa, FSEK kapsamında korunur [5].
Fakat alenileşmemiş bir eserin içeriğinden hak sahibinden izin alınmadan yapılan bir iktibas halinde, koşulları varsa FSEK m. 71/1-4'te gösterilen “hak sahibi kişilerin izni olmaksızın, alenileşmemiş bir eserin muhtevası hakkında kamuya açıklamada bulunma suçu” da oluşabilecektir.
Kaynak göstermeksizin iktibas suçunun oluşması için, iktibas yapılan eserin bir kısmının sahiplenilmesi gerekir. Eserin tamamının sahiplenildiği hallerde, bu suç oluşmaz. Bu durumda oluşan suç aynı maddenin yine ilk fıkrasında, fakat ikinci bendinde yer alan “başkasına ait esere, kendi eseri olarak ad koyma” suçudur.
Bir eserden kaynak göstererek iktibasta bulunulduğu halde yetersiz, yanlış yahut aldatıcı kaynak gösterme halinde “kaynak göstermeksizin iktibasta bulunma suçu” meydana gelmeyecektir. Böylesi bir durum için kanun koyucu FSEK m. 71/1-5'te üçüncü benttekinden bağımsız bir suç tipi öngörmüştür. Beşinci bent hükmüne göre, “b ir eserle ilgili olarak yetersiz, yanlış veya aldatıcı mahiyette kaynak” göstermek ayrı bir suç teşkil etmektedir. Kanun koyucunun böyle bir suç tipi öngörmüş olması, kaynak göstermenin nasıl yapılacağını belirlemeyi gerektirmektedir. Bir eserden yapılan iktibasın yetersiz, yanlış yahut aldatıcı olmaması için, iktibas yapılan kısmın hangi eserden yapıldığı, eser sahibinin ismi ve iktibasın kaynak eserin hangi bölümünden yapıldığı açıkça ve uygun bir yere yazılmalıdır [6].
Aksi takdirde beşinci bentte öngörülen suç meydana gelecektir. Hiç kaynak gösterilmemişse bu sefer üçüncü bentteki, kaynak göstermeksizin iktibasta bulunma suçu oluşacaktır.
Bir kimsenin kaynak göstermeksizin iktibasta bulunduğu ancak umuma arz etmediği şahsi çalışmaları, örneğin makale taslakları, aleniyet kazanmadıkları için suç oluşmaz. Suçun meydana gelebilmesi için başkasının eserinden kaynak göstermeksizin iktibas yapan kişinin, iktibas yapılan kısmı alenileştirmiş olması, yani o kısmın kendi fikri olduğu yönünde başkalarında kanaat uyandırması gerekmektedir. Failin, haksız olarak sahiplendiği fikri ürünün ne şekilde aleniyet kazanması gerektiği, suçun oluşması bakımından oldukça önemlidir. Örneğin, sadece bir cümlenin failce sahiplenerek tek başına alenileştirilmesi, kaynak göstermeksizin iktibasta bulunma suçu için yeterli midir? Yoksa failin de bunu bir eserin içinde mi alenileştirmesi gerekir? Sorunun isabetli bir cevabını bulabilmek için iktibas kavramının tanımından yola çıkmak gerekmektedir. İktibas, bir eserin bir kısmının yahut kısımlarının başka bir eserde kullanılmasıdır [7].
Bu tanımdan hareketle suçun işlenebilmesi için, failin kaynak göstermeksizin yaptığı iktibası, bir eserin içinde alenileştirmesi gerekmektedir. Bu durum failin de eser sahibi olması sonucunu doğursa da, suçu özgü bir suç haline getirmez. Zira failin suçu işlemek için eser sahibi sıfatına alenileştirmeden önce sahip olması şart değildir.
Bir eserden kaynak göstermeksizin iktibasta bulunma suçu bir soyut tehlike suçudur. Suçun oluşması için bir zararın meydana gelmiş olması değil, iktibasa konu kısmın failin fikri ürünü olduğuna dair bir yanlış görünüş aranmaktadır. Soyut tehlike suçlarında, fiilin, suçla korunan hukuki yararı soyut olarak tehlikeye düşürmeye elverişli olması, suçun oluşması bakımından yeterlidir [8].
Kaynak göstermeksizin iktibasta bulunma suçunda da, başka kişilerde iktibasa konu kısmın faile ait olduğu kanaatinin uyanmış olması aranmaz, bu kanaate yöneltebilecek şekilde eserin alenileştirilmesi suçun oluşması bakımından yeterli ve gereklidir.
6. SUÇUN MANEVİ UNSURU
5728 sayılı kanunla yapılan değişiklikten önce yasada öngörülen suçların kasıtla işlenebileceği açıkça belirtilmesine rağmen 5728 sayılı kanunda böyle açık bir ifadeye yer verilmemiştir. Zaten böyle bir ifadeye artık gerek de yoktur. Zira kanun değişikliğinin yapılmasının nedeni 5237 sayılı yeni TCK ile ceza normları içeren özel kanunlar arasında tutarlılığın sağlanmasıydı. Yeni TCK'nın 22. maddesinin ilk fıkrasında, taksirle işlenen fiillerin kanunun açıkça belirttiği haller dışında cezalandırılamayacağı öngörüldüğünden, 5728 sayılı kanunla yapılan yeni düzenlemede “kasten” ibaresine yer verilmesine lüzum kalmamıştır [9].
Özetle, bu suç tipi de, eser sahibinin manevi haklarına tecavüz suçlarının tamamı gibi kasten işlenebilecek bir suçtur [10].
Bir eserden kaynak göstermeksizin iktibasta bulunma suçu, doğrudan kasıtla işlenebilecek bir suçtur. Failin, iktibasa konu oluşturan eser kısmının, bir başkasına ait olduğunu, bu eser kısmını kendi eserine alırken kaynak göstermesi gerektiğini, eser kısmını sanki kendi fikri ürünüymüş gibi sahiplenmenin haksızlık oluşturacağını ve bu eser kısmının alenilik kazanması halinde başkalarınca haksız olarak kendi fikri ürünüymüş gibi algılanabileceği tehlikesini bilmesi ve istemesi gerekmektedir. Suçun taksirle işlenebileceği kanun tarafından açıkça öngörülmediğinden, bu suçun taksirle işlenmesi mümkün değildir.
7. SUÇUN HUKUKA AYKIRILIK UNSURU
Eser sahibinin manevi haklarına yönelik suçlar hususunda FSEK'in, “nutuklar” başlıklı 32. maddesinin, “temsil serbestisi” başlıklı 33. maddesinin, “eğitim ve öğretim için seçme ve toplama eserler” başlıklı 34. maddesinin, “iktibas serbestisi” başlıklı 35. maddesinin, “gazete münderecatı” başlıklı 36. maddesinin, “haber” başlıklı 37. maddesinin ve “kopya ve teşhir” başlıklı 40. maddesinin genel bir hukuka uygunluk sebebi olduğu, tüm bu maddelerdeki hallerin, bir eserden kaynak göstermeksizin iktibasta bulunma suçu bakımından da hukuka uygunluk sebebi oluşturacağı savunulmaktadır [11].
FSEK m. 32. Hükmü gereği, nutuklardan yapılan iktibaslarda, “ hadisenin mahiyeti ve vaziyetin icabı gerektirmediği hallerde söz ve nutuk sahiplerinin adı zikredilmeyebilir.” Fakat mahiyetin ve vaziyetin icabının gerektirdiği durumlarda, nutuklardan yapılan iktibaslarda kaynak gösterilmediği takdirde FSEK m. 71/1-3'teki suç oluşacaktır. “Mahiyet ve vaziyetin gerektirdiği” durumların varlığı konusunda yasada açıkça düzenleme yapılması, belirliliğin sağlanması bakımından gereklidir.
TCK'nın 26. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen ilgilinin rızası, bu suç tipi bakımından da bir hukuka uygunluk sebebidir. İktibasta bulunmak isteyen kişi, eser sahibinin rızasını almak suretiyle, iktibasa konu olan kısmı kendi eserinde kaynak göstermeksizin alenileştirebilir. Çünkü eser sahibi, eseri üzerindeki manevi hakları konusunda tasarrufta bulunma hakkına sahiptir [12].
İlgilinin rızasının tezahürü olan iznin fiilin işlenmesinden önce veya en geç fiilin işlendiği sırada verilmesi gerekir [13].
8. SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ
8.1. Teşebbüs
Neticesi harekete bitişik suçlara (sırf hareket suçları) teşebbüs, ancak eğer icra hareketleri bölünebiliyorsa mümkündür. Bir eserden kaynak göstermeksizin iktisapta bulunma suçunun neticesi harekete bitişik bir suç olduğu yukarıda belirtilmişti. Öyleyse suçu bir de icra hareketlerinin bölünebilirliği bakımından incelemek gerekmektedir.
Bir eserden kaynak göstermeksizin iktibasta bulunma suçunun oluşması için alenileşmenin şart olduğu yukarıda açıklanmıştı. İşte bu alenileşme safhasında icra hareketleri bölünebilirlik arz etmektedir. Örneğin, başkasının eserinden kaynak göstermeksizin iktibasta bulunduğu kısmın dahil olduğu eserini yayınevine teslim eden veya alenileşmesi yönünde icra hareketlerinde bulunan failin eserine, henüz alenileşmeden el konursa suç teşebbüs aşamasında kalmış demektir [14].
8.2. İştirak
Bir eserden kaynak göstermeksizin iktisapta bulunma suçu iştirak bakımından bir özellik arz etmemektedir. Suça iştirakin her şekli mümkündür.
8.3. İçtima
FSEK m. 71/1-3'te düzenlenen suç tipi, içtima bakımından da bir özellik arz etmemektedir. Aynı eserde birden fazla eser sahibinin eserinden kaynak göstermeksizin iktibasta bulunan fail hakkında TCK'nın “zincirleme suç” başlıklı 43. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca bir cezaya hükmedilir. Aynı şekilde, failin, farklı eserlerinde aynı eser sahibinden kaynak göstermeksizin birden fazla iktibasta bulunması halinde 43. maddenin ilk fıkrası gereğince yine kendisi hakkında tek bir cezaya hükmolunur. Bu iki ihtimalde de verilecek olan tek ceza dörtte birinden dörtte üçüne kadar arttırılır.
Failin eserinde kaynak göstermeksizin iktibasta bulunma suçunun yanında, yanlış, yetersiz yahut aldatıcı kaynak gösterme suçunu veya başkasının eserin kendi eseri olarak ad koyma suçunu işlemişse fikri içtima hükümlerinin uygulanmayacağı, bunların her biri ayrı birer suç teşkil ettiğinden her bir suç için ayrı ceza verileceği savunulmaktadır [15].
9. YAPTIRIM
Bent hükmünde bir eserden kaynak göstermeksizin iktibasta bulunan faile “ altı aydan iki yıla kadar hapis cezası veya adli para cezası” verileceği düzenlenmiştir. Bu bakımdan suç için seçenekli bir yaptırım öngörülmüştür. Faile hapis cezasının mı yoksa adli para cezası mı verileceği konusunda hâkim takdir hakkını kullanarak karar verecektir.
Hâkim adli para cezasına karar verirse ödenecek miktar, TCK m. 52 hükümleri gereğince, belirlenecek tam gün sayısı ve sanığın ekonomik ve şahsi durumu gözetilerek 20 ile 100 TL arasında belirlenen bir gün karşılığının çarpılmasının sonucunda çıkan rakamdır. Sanığın ekonomik ve şahsi durumunun gerektirmesi halinde hakim, sanığa bir yıl fazladan süre ve taksitle ödeme imkanı tanıyabilir. Taksit süresi iki yılı aşamaz ve taksit sayısı dörtten az olacak şekilde tayin edilemez. Fail, taksitleri zamanında ödeyemezse geri kalan miktarın bütün olarak ödenmesi zorunluluğu hasıl olur ve ödenmeyen miktar için ceza, hapis cezası olarak çektirilir ve bu husus kararda açıkça belirtilir.
Suçun soruşturulması ve kovuşturulması, şikayete bağlıdır. FSEK m. 75 uyarınca, şikayet hakkına sahip kişiler, eser sahibinin yanısıra, diğer mali ve manevi hak sahipleri ile bunların üye oldukları meslek birlikleridir. Diğer yandan, yapılacak şikayetin geçerli sayılabilmesi için yukarıda sayılan şikayet hakkı sahiplerinin, haklarını kanıtlayan “ belge ve sair delilleri” şikayet süresi olan 6 ay içinde (TCK m. 73/1) Cumhuriyet Başsavcılığı'na teslim etmeleri gerekmektedir. Ayrıca 5846 sayılı kanunda düzenlenen ve şikayete bağlı suçlar 75. maddenin 2. fıkrası gereğince “ başta Millî Eğitim Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri olmak üzere ilgili gerçek ve tüzel kişiler tarafından” hak sahiplerine şikayet hakkını kullanabilmeleri için bildirimde bulunulur. Danıştay, bir eserden kaynak göstermeksizin iktibasta bulunma suçunun disiplin yönünden soruşturulması sırasında verilen lüzum-u muhakeme kararının, şikayetin yapılmamış olması nedeniyle bozulmasına hükmetmiştir [16].
5846 sayılı FSEK'te öngörülen tüm suçlarda görevli mahkemeler, m. 76 uyarınca Adalet Bakanlığı tarafından kurulması öngörülen ihtisas mahkemeleridir. Bu ihtisas mahkemeleri kurulmuştur ve “Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemeleri” adıyla söz konusu kanunda düzenlenen suçlar hakkında görevlidirler. Bu mahkemelerin henüz kurulmadığı yargı çevrelerinde ise görevli mahkemeler asliye ceza mahkemeleridir.
Av. Eser OLGUN
[1] YAZICIOĞLU, Yılmaz; Fikrî Mülkiyet Hukukundan Kaynaklanan Suçlar; On İki Levha Yayıncılık; İstanbul, 2009; s. 185.
[2] YAZICIOĞLU; a.g.e.; s. 259.
[3] KANGAL, Zeynel Temel; “Türk Ceza ve Kabahatler Hukuku Açısından Tüzel Kişilerin Sorumluluğu”, Sanktionen gegen juristische Personen / Tüzel Kişiler Hakkında Uygulanan Yaptırımlar (ed. Ayşe Nuhoğlu), 21 Mayıs 2011; Bahçeşehir Üniversitesi Yayınları; İstanbul, 2013, s. 201.
[4] ÖZTAN, Fırat; Fikir ve Sanat Eserleri Hukuku; Turhan Kitabevi; Ankara, 2008; s. 82.
[5] ÖZTAN; a.g.e.; s. 102.
[6] CERİTOĞLU SENGEL, Filiz; Fikir ve Sanat Eserleri Hukukunda İntihal ve Esinlenme; Seçkin Yayıncılık; Ankara, 2009; s. 84.
[7] AYİTER, Nuşin; Hukukta Fikir ve Sanat Ürünleri; 2. Bası; Sevinç Yayınları; Ankara, 1981; s. 159.
[8] CENTEL, Nur/ZAFER, Hamide/ÇAKMUT, Özlem; Türk Ceza Hukukuna Giriş; 6. Bası; Beta Yayınevi; İstanbul, 2010; s. 256.
[9] ERDİL, Engin; İçtihatlı ve Gerekçeli Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Şerhi; C. 2; 3. Bası; Vedat Kitapçılık; İstanbul, 2009; s. 1448
[10] YAZICIOĞLU; a.g.e.; s. 261.
[11] YAZICIOĞLU; a.g.e.; s. 263
[12] EREL, Şafak N.; Türk Fikir ve Sanat Hukuku; 3. Bası; Yetkin Yayınları; Ankara, 2009; s. 136.
[13] 5237 sayılı TCK'nın gerekçesi- 26. madde
[14] YAZICIOĞLU; a.g.e.; s. 264.
[15] YAZICIOĞLU; a.g.e.; s. 265.
[16] Danıştay 1.D; 04.11.2009; 2009/1352-1493; Legal Fikri ve Sınai Haklar Dergisi; Yıl:7 S: 25; s. 119-120.
KAYNAKÇA:
- AYİTER, Nuşin; Hukukta Fikir ve Sanat Ürünleri; 2. Bası; Sevinç Yayınları; Ankara, 1981.
- CENTEL, Nur/ZAFER, Hamide/ÇAKMUT, Özlem; Türk Ceza Hukukuna Giriş; 6. Bası; Beta Yayınevi; İstanbul, 2010.
- CERİTOĞLU SENGEL, Filiz; Fikir ve Sanat Eserleri Hukukunda İntihal ve Esinlenme; Seçkin Yayıncılık; Ankara, 2009.
- ERDİL, Engin; İçtihatlı ve Gerekçeli Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Şerhi; C. 2; 3. Bası; Vedat Kitapçılık; İstanbul, 2009.
- EREL, Şafak N.; Türk Fikir ve Sanat Hukuku; 3. Bası; Yetkin Yayınları; Ankara, 2009.
- KANGAL, Zeynel Temel; “Türk Ceza ve Kabahatler Hukuku Açısından Tüzel Kişilerin Sorumluluğu”, Sanktionen gegen juristische Personen / Tüzel Kişiler Hakkında Uygulanan Yaptırımlar (ed. Ayşe Nuhoğlu), 21 Mayıs 2011; Bahçeşehir Üniversitesi Yayınları; İstanbul, 2013.
- ÖZTAN, Fırat; Fikir ve Sanat Eserleri Hukuku; Turhan Kitabevi; Ankara, 2008.
- YAZICIOĞLU, Yılmaz; Fikrî Mülkiyet Hukukundan Kaynaklanan Suçlar; On İki Levha Yayıncılık; İstanbul, 2009.
- Danıştay 1.D; 04.11.2009; 2009/1352-1493; Legal Fikri ve Sınai Haklar Dergisi; Yıl:7 S: 25.