Sigorta Şirketi ve Acentenin Bilgilendirme (Aydınlatma) Yükümlülüğü
- Anasayfa
- Yayınlarımız
- Sigorta Şirketi ve Acentenin Bilgilendirme (Aydınlatma) Yükümlülüğü
10.09.2019 06:31
SİGORTA ŞİRKETİ VE ACENTENİN BİLGİLENDİRME (AYDINLATMA) YÜKÜMLÜLÜĞÜ
1. Tanımı ve Kapsamı
Bilgilendirme kavramı sözleşme yapmak amacıyla bir araya gelen tarafların sözleşme ilişkisine girmek amacıyla gerekli bilgileri diğer tarafa vermesidir. Bir konu üzerinde sözleşme taraflarından birinin daha az bilgiye sahip olması sözleşme tarafları arasında eşitsizlik yaratacaktır. Bu eşitsizlik ise taraflar arasında bilgi akışını zorunlu kılar. Sigortacı, sözleşmedeki risk primini hesaplayabilmek için sigorta ettirenin bilgisine ihtiyaç duyar. Sigorta ettiren ise genellikle sigortanın kapsamı hakkında yeterli bilgiye sahip değildir. Bu asimetrik bilginin aşılması için bilgisi fazla olan tarafın bunu diğeri ile paylaşması gereklidir. Bunun için iki tarafın da bilgilendirme yükümlülüğü olmalıdır [1].
Sigorta genel şartları benzer rizikolara maruz kişilere mümkün olduğunca eşit koşullarla teminat sağlanması ve bu şekilde bir sigorta dalında üstlenilen risklerin belirlenip yönetilmesini mümkün kılmak için oluşturulduğundan genel ve soyuttur. Sigorta yaptırmak isteyen kişi, bir uzman yardımı almadan sigorta genel şartlarını, özellikle teminat kapsamı dışında kalan durumları, anlayacak ve maruz kalacağı riske göre sigortayı belirleyecek bilgi ve tecrübeye sahip değildir. Bu sebeple bilgilendirmede amaç, sigorta ettirenin bu bilgilendirme ile sözleşme iradesinin oluşumuna etkili tüm hususları bilerek sözleşmeden beklediği yararı verebilmektir [2].
Zira zamanı olan ve sigorta genel şartlarını okumak isteyen bir müşteri dahi bunu tamamen okuyup anlamakta zorluk çekebilir. Bu noktada sigortacının aydınlatma eylemi devreye girecek ve sigortacı metnin anlaşılmasını sağlayacaktır [3].
Sigortacının bu yükümlülüğünü yerine getirmesi büyük ölçüde riziko hakkında sigorta ettiren tarafından verilen bilgi ile paralel olduğundan bu yükümlülük sigorta ettirenin ihbar yükümlülüğü ile irtibat halindedir. [4]
Sigortacının bilgilendirme yükümlülüğünün kaynağını dört ana başlıkta açıklamak gerekir [5];
- Sözleşme ilişkilerinde dürüstlük kuralı ve güven ilişkisi,
- Sigorta Sözleşmesinin azami iyiniyet akdi olması,
- Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) sigorta ettireni koruyan ana prensipleri,
- Tüketicinin korunması ve aydınlatılması ilkesi.
Sözleşmeden doğan borç ilişkisi, asli edim yükümlülükleri yanında ayrıca bazı yan yükümlülükler de içerir. Yan yükümlülükler nitelik olarak asli edim yükümlülüklerine bağımlıdır. Bu sebeple alacaklının bunun ifasını bağımsız olarak talep etmesi mümkün olmaz. Borçlunun söz konusu yükümlülükleri ihlal etmesi halinde alacaklı yalnızca bundan doğan zararının tazminini talep edebilir. Bu yükümlülük de alacaklıya ifa değil, sadece tazminat davası açma hakkı sağlamaktadır. Yan yükümlülüklerin kaynağını dürüstlük kuralı, dolayısıyla da taraflar arasındaki güven ilişkisi teşkil eder [6].
Tüketici sözleşmesi niteliği taşıyan sigorta sözleşmelerinde sigorta ettirenin, kendisinden hem maddi hem de hukuki bakımdan güçlü olan sigorta şirketine karşı korunması ihtiyacının farkına varılmıştır. Bu bakımdan bilgilendirme, esas itibariyle tüketicinin korunması amacını taşımaktadır [7].
2. Türk Ticaret Kanunu Dışındaki Yasal Düzenlemeler Açısından Bilgilendirme Yükümlülüğü ve Sonuçları
Sigorta sözleşmeleriyle ilgili 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 11. maddesinde bir düzenleme vardır. Bu düzenleme Türk Hukukunda bilgilendirme yükümlülüğünün kaynağı olmuştur [8].
Söz konusu maddenin üçüncü fıkrasında şu ifadeler yer almaktadır:
“ Sigorta şirketleri ve sigorta acenteleri tarafından, gerek sözleşmenin kurulması gerekse sözleşmenin devamı sırasında sigorta ettiren, lehdar ve sigortalıya yapılacak bilgilendirmeye ilişkin hususlar yönetmelikle düzenlenir.”
Sigortacılık Kanunu ile getirilen bu düzenleme aslında yeni bir düzenleme değildir. Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca zaten var olan konuyu sigorta sözleşmeleri için daha somut hale getirmiştir [9].
5684 Sayılı Kanun’un 11/3. maddesine dayanılarak Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmelik oluşturulmuş ve bu yönetmelik 28.10.2007 tarihinde 26684 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
a. Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmelik Kapsamındaki Genel Bilgiler;
Bilgilendirme yükümlülüğü, sözleşmenin kurulmasından önce başlar ve sözleşmenin geçerli olduğu süre içerisinde devam eder. Bu sebeple de sigortacı, sigorta ettirene, yapılmış veya yapılacak işlerin özelliklerini anlatmak, sigortanın işleyişi hakkındaki bilgileri vermek, düzenlemede meydana gelen değişiklikleri bildirmek zorundadır. Bu sebeple sözleşmenin kurulması aşamasında bilgilendirme formu verilmekteyse de sadece bilgilendirme formunun imzalatılması yeterli değildir [10].
Yönetmeliğin 11. maddesine göre bilgilendirme, taahhütlü mektup, faks, telgraf, elektronik posta, güvenli elektronik imza veya Hazine Müsteşarlığı tarafından uygun görülen bazı başka yollarla yerine getirilecektir. Bilgilendirmenin yazılı yapılması esas olmakla birlikte bazı hallerde bu durum söz konusu olmayacaktır. Bilgilendirme Yönetmeliği’nin 5. maddesine göre uzaktan pazarlama yöntemleri kullanılmışsa yazılı bildirim zorunluluğu olmamakla birlikte asgari bilgileri verdiğini kanıtlamak zorundadır. Nitekim 2008/12 Sayılı Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmeliğin Uygulanması Hakkında Genelge II’ye göre bu tür durumlarda elektronik ortamda onay alınması gibi yöntemleri kullanmak mümkündür. Bununla birlikte 6102 Sayılı TTK yazılı bilgilendirmeyi kabul eden maddesi karşısında uygulanabilirliği tartışmalıdır. Ancak 2008/12 Sayılı Genelge geçerliliğini korumaktadır [11].
ÖZDAMAR’a göre bilgilendirme yükümlülüğü sigortacıya aittir. Aracı olan acente, sadece bu hükmün yerine getirilmesinde sözleşme öncesi yardımcı olur. Dolayısıyla acentenin yaptığı eksik bildirim, sigortacı için bir kurtuluş nedeni olamayacaktır [12].
Bu yükümlülük, sigorta sözleşmesinin tarafı olacak sigorta ettirene karşı yerine getirilebileceği gibi kişinin temsilcisine karşı da yerine getirilebilir [13].
28.10.2007 tarihli 26684 Sayılı Yönetmelik m. 6 hükmünde sözleşme kurulmadan önce veya sözleşmenin müzakeresi veya devamında 11 ve 13. maddeler hariç olmak üzere sigortacı için öngörülen bu yükümlülüğün sigorta acenteleri için de geçerli olduğu belirtilmiştir [14].
Bilgilendirmenin yerine getirilmesinde gerçek kişi - tüzel kişi ayrımı ne Sigortacılık Kanunu’nda ne de Bilgilendirme Yönetmeliği’nde yer almıştır. Doktrinde, tacir olan sigorta sözleşmesi yapan kişilere karşı da hem sözleşmeden önce hem de sözleşmeden sonra bilgilendirme hükümlerinin uygulanması gerektiği düşüncesi hakim olmuştur [15].
Yönetmelik m. 8 ve 9’da sözleşme kurulmadan önceki, 10. ve 12. maddeler ise sözleşme kurulduktan sonraki bilgilendirme yükümlülüğünü düzenlemektedir. Görüleceği üzere sözleşmenin müzakeresi, kurulması ve devamı şeklinde üç ayrı aşamada değil, sözleşmenin kurulmasından önceki ve kurulduktan sonraki olarak iki aşamada incelemiştir [16].
b. Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmelik Kapsamında Sözleşme Öncesi Bilgilendirme Yükümlülüğü;
Sözleşmeye taraf olmak isteyenlere bir bilgilendirme formu verilmesi gerekmektedir. Bilgilendirme, sigorta ettirenin talebi olmasa da yapılacaktır [17].
Formda yer alması gereken hususlar şunlardır [18];
- Sigortacı ile acenteye ilişkin unvan ve iletişim bilgileri,
- Akdedilecek sözleşmeye ilişkin genel uyarılar,
- Sözleşme ile verilen teminatlar,
- Sigorta teminatının istisnası, ek sözleşme ile teminat kapsamına alınacak rizikolar, özel şartlar, tazminata ilişkin temel bilgiler ile tazminat ödeme kuralları,
- Şikâyet ve bilgi talepleri ile tahkim üyelerine ilişkin bilgiler.
Bilgilendirme formları ile sigortacının bunları kullanarak sözleşme öncesi bilgilendirme yükümlülüğünü yazılı olarak yerine getirilmesi mümkün kılınmıştır. Bu bilgilendirme formları zarar ve hayat sigortaları için iki ana sigorta türü açısından ayrı ayrı hazırlanmıştır [19].
Sigorta acentesine ilişkin bilgilendirmenin unvan ve iletişim bilgisi ile sınırlı tutulması doğru olmamıştır. Acente, TOBB (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği) nezdinde tutulan levhaya kayıtlı olduğuna ve bu hususun nasıl kontrol edileceğine dair bilgi ile sözleşme yapmaya yetkili olup olmadığına dair de bilgi verilmelidir [20].
Talep edilmesi halinde sözleşme konusu sigortaya ilişkin sigorta genel şartları ile rizikonun gerçekleşmesi halinde tazminat ya da sigorta bedeli başvurusunda talep edilebilecek bilgi ve belgelere ilişkin bir liste verilir [21].
Sigorta sözleşmesi kurulmadan önceki aşama, sözleşme görüşmesine girişilmesi ile başladığına göre, sigorta sözleşmesi müzakeresi aşamasında orda olmayan sigorta aracısı, bilgilendirme yükümlülüğü ile sorumlu olmayacaktır. Ancak aracı sigorta sözleşme görüşmesi yaparsa sigorta ettirene bilgilendirme yapmalıdır [22].
Sözleşme kurulmadan önceki aşamada bilgilendirme yükümlülüğünün muhatabı, sigorta sözleşmesi akdetmek üzere sigorta acentesi ile sözleşme görüşmelerine başlayan gerçek veya tüzel kişidir. Yönetmelik m. 6/2’ye göre sigortacının talep halinde, sigorta ettirene karşı bilgilendirme konusundaki tüm yükümlülüklerini, sigortadan faydalanacak kişilere karşı da yerine getirmek zorunda olduğu öngörülmüştür. Buna göre sigorta acentesi, sigortacının olası akdinden başka akdedilmek istenen sigorta sözleşmesinden faydalanacak kişiyi de talep halinde bilgilendirmek zorundadır. Doktrinde bu sözleşme hükmü ile bilgilendirme yükümlülüğünün gereksiz yere ağırlaştırdığı düşünülmektedir. Çünkü sigorta sözleşmesinin hangi kapsam ve şartlarda kabul edileceği sigorta ettiren ile sigortacı arasındaki iç ilişkide kalmalıdır [23].
Yönetmelik m. 5/1’e göre bilgilendirme yükümlülüğü, sigorta sözleşmesine taraf olmak isteyen kişilere karşı sözlü ve yazılı şekilde yerine getirilir. Aydınlatma açıklamasının verildiğinin ispatı sigortacıya aittir [24].
Yazılı bildirim esas olsa da telefon, çağrı merkezi, internet gibi araçlar kullanılarak da yapılabilir. Bu durumlarda da sigortacı asgari bilgilendirmenin yapıldığını ispatlamak zorundadır. Buna göre sözleşme öncesi bilgilendirme yükümlülüğü kural olarak yazılı olarak yerine getirilmektedir. En az iki nüsha olarak hazırlanan bilgilendirme formu sigortacı veya yetkili acente tarafından da kaşelenip imzalandıktan sonra sözleşmeye taraf olmak isteyen kişiye imzaya verilir.
Sigorta sözleşmesi yapılmış olsun veya olmasın “culpa in contrahendo” uyarınca zararın tazmini talebinde bulunulabilir. Bilgilendirme Yönetmeliği’nde ise sigorta ettirene sadece sözleşmeyi fesih hakkı ve eğer mevcutsa zararı talep hakkı verilmektedir. Yani yönetmelik, sözleşmenin yapılması durumundaki hakları saymıştır. Sözleşme yapılmamışsa bu durumda “Culpa İn contrahendo” sorumluluğuna pek tabi gidilecektir. Zira Yönetmelik’te açıkça yazılmamış olması, sigorta ettirenin sözleşme görüşmelerinde karşı tarafın kusuru yüzünden meydana gelen zararını talep edemeyeceği anlamına gelmez [25].
Belirtmek gerekir ki sigortacı, sigorta ettiren veya sigorta sözleşmesinden menfaat sağlayanlar tarafından yazılı veya elektronik iletişim araçları ile kendisine yöneltilen sorulara yönetmeliğin 12. maddesine göre on beş iş günü içerisinde cevap vermek zorundadır [26].
Sözleşmenin kurulmasından önceki aşama, sigortacı acentesi ya da sigorta yaptırmak isteyen şahsın belirli bir sigorta sözleşmesi için görüşmek üzere diğer tarafla temas kurduğu anda başlar ve sözleşmenin kurulması ile sona erer [27].
c. Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmelik Kapsamında Sözleme Kurulduktan Sonraki Bilgilendirme Yükümlülüğü;
Sözleşme kurulduktan sonra sözleşmenin değişen koşullarıyla ilgili bilgilendirme yükümlülüğü, değişiklik yapılan hususlar açısından devam etmektedir [28].
Ancak sözleşme kurulduktan sonraki bilgilendirme yükümlülüğünün kaynağı dürüstlük kuralına değil, Sigortacılık Kanunu m. 11/3’e dayanmaktadır [29].
Sözleşmenin kurulmasından sonraki bilgilendirme yükümlülüğünün içeriği, sözleşme öncesine nazaran daha dardır. Bu kapsamda sözleşmenin kurulmasından sonraki aşamada hangi bilgilerin verilmesi gerektiğinin sınırlarının çizilmesi gerekir. Söz konusu yönetmeliğe bakıldığında bilgi verme yükümlülüğünün doğabilmesi için, sözleşmenin kurulmasından sonra gerek yasal mevzuatta gerekse sigorta şirketi ile ilgili olarak bir takım gelişmelerin olması gerekmektedir [30].
Yönetmeliğin 10. ve 11. maddeleri, sözleşme kurulduktan sonraki aşamada bilgilendirme yükümlülüğünü düzenlemektedir. Sigortacının bu yükümlülüğü sigorta acenteleri için de geçerlidir. Ancak sigorta acentesinin aracılık ettiği veya akdettiği sözleşmelerde sözleşmenin devamı sırasındaki bilgilendirme yükümlülüğünün sigortacı tarafından mı sigorta acentesi tarafından mı yerine getirileceği yönetmelikte izah edilmemiştir. Doktrinde sigorta acentesinin bilgilendirme yükümlülüğünün kapsamının sözleşme öncesi yükümlülük olarak kısıtlanması gerektiği düşüncesi baskındır. Sigorta acentesi eğer sözleşme sonrası da yükümlü kılınacaksa kendisine ilişkin bilgilerle sınırlı kalmalıdır [31].
Yönetmeliğin 10. maddesine göre sözleşmenin kurulmasından sonraki bilgilendirme; mevzuatta meydana gelen değişiklikleri, sigortacının iflas veya tasfiyesini, ruhsat iptallerini, hak, borç ve yükümlülükleri doğrudan etkileyecek nitelikteki değişiklikleri sigorta ettirene veya menfaat sağlayan kişiye bildirmeyi kapsar. Bilgilendirmenin muhatabı yönetmeliğin 10. maddesine göre sigorta ettiren veya sözleşmeden menfaat sağlayacak kişidir. Bu durumda sigortalı açısından talep edildiği takdirde sigorta sözleşmesine taraf olmasa da bilgilendirmeye taraf olma söz konusu olabilecektir. Aynı şekilde bir hayat sigortasında sigortalı, lehtar ve sigorta ettiren olarak üçü de bilgilendirme isteyebilir [32].
Sözleşmenin devamı sırasında yapılacak bilgilendirmenin muhatabı, sigorta ettiren veya sözleşmeden menfaat sağlayacak kişiler olarak belirlendiğinden birine yapılan bildirim yeterli olmalıdır. Bilgilendirme yükümlülüğü taahhütlü mektup, faks, telgraf, elektronik posta, güvenli elektronik imza veya müsteşarlıkça uygun görülen benzeri araçlarla yerine getirilir [33].
Çağrı merkezi veya telefon aracılığı ile yapılacak bilgilendirme, görüşmelerin kayıt altına alınmış ve bu durumun ispat edilmiş olması halinde gereği gibi yerine getirilmiş sayılır [34].
Sigorta sözleşmelerinin mesafeli olarak da akdedilmesi mümkün olduğundan 26684 Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmelik hükümleri, mesafeli akdedilen sigorta sözleşmeleri hakkında da uygulanır. Elektronik ortamda yapılan sigorta sözleşmelerinde, bilgilendirmenin yapılmış sayılması, elektronik ortamda teyit edilmesine bağlıdır. Ancak, bilgilendirmeye esas hususların mesafeli sigorta sözleşmesi akdedecek olanların internet sitesinde yayımlaması ve sigorta sözleşmesinde yer almak isteyen kişilerin de bu bilgileri kendi hâkimiyet alanı içindeki herhangi bir elektronik ortama aktarma imkânının verilmesi durumlarında, bilgi verme yükümlülüğü yerine getirilmiş sayılır [35].
Yönetmeliğin 10. maddesinde yer alan bu bilgilendirmenin on iş günü içerisinde yapılması ön görülmüştür. Bu süre, bildirilmesi gereken durumun ortaya çıktığı günün ertesi günü işlemeye başlayacaktır [36].
Sigorta sözleşmesi kurulmadan önceki bilgilendirme yükümlülüğünde böyle bir süre söz konusu değildir.
ÖZDAMAR’a göre açıkça TTK ve Yönetmelik’te yazmasa da sigorta sözleşmesinin kurulmasından sonra da bilgilendirme yükümlülüğünün yanında danışmanlık yapma yükümlülüğünün devam etmesi gerekmektedir. Bu bağlamda özellikle hayat sigortası gibi uzun vadeli sigorta sözleşmelerinin genel şartlarında veya kanuni düzenlemelerinde meydana gelebilecek her türlü değişiklikte sigorta ettirene bilgi ve tavsiye vermesi zorunluluğu devam etmektedir [37].
d. Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmelik Kapsamında Yükümlülüğe Aykırılık Halleri Ve Sonuçları
Bilgilendirme yükümlülüğünün gereği gibi yerine getirilmemesinin hukuki sonuçları 7. maddede düzenlemiştir. Buna göre;
“Sigorta sözleşmesinin müzakeresi, kurulması ve devamı sırasında, bilgilendirme yükümlülüğü gereği gibi yerine getirilmemiş veya sigortacı hakkında yanıltıcı bilgi verilmiş ya da bu Yönetmeliğin 8 inci maddesinde düzenlenen Bilgilendirme Formu gereği gibi teslim edilmemiş yahut Bilgilendirme Formunda yer alan bilgiler gerçeğe aykırı şekilde düzenlenmiş ve bu hâllerden herhangi biri sigorta ettirenin kararına etkili olmuş ise, sigorta ettiren sigorta sözleşmesini feshedebileceği gibi, varsa uğradığı zararın tazminini de talep edebilir”.
Belirtmek gerekir ki bu düzenleme Borçlar Kanunu’na paralel bir düzenlemedir. Bu sebeple böyle bir düzenleme yapılmasaydı bile genel hükümlere başvuru imkanı vardır [38].
Sigorta sözleşmesinin kurulmasından sona ermesine kadar geçen süre içerisinde bilgilendirme yükümlülüğünün hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesi durumunda yönetmeliğin 7. maddesine göre fesih ve/veya uğranılan zararın tazmini talep edilebilmektedir [39].
Sigorta sözleşmesinin müzakeresi, kurulması ve devamı sırasında, bilgilendirme yükümlülüğü gereği gibi yerine getirilmemiş veya sigortacı sözleşme hakkında yanlış bilgi vermiş ya da Yönetmeliğin 8. maddesinde yer alan bilgilendirme formu gereği gibi teslim etmemişse ve bu hallerden biri ile sigorta ettirenin kararına etkili olmuşsa sigorta ettiren sigorta sözleşmesini feshedebileceği gibi varsa uğradığı zararı da tazmin ettirebilir. Bu şekilde sigorta sözleşmesi sona erdiğinde sözleşme ileriye yönelik olarak sona erer [40].
Yani sözleşmenin feshinden sonraki primlerin iadesi gerekecekse de öncekileri isteyemeyecektir. Böyle bir durumda sigortacı da fesihten önce meydana gelen hasarı ödemekten kaçınamaz.
Belirtmek gerekir ki sigorta acentesi ile sigorta ettiren arasında bir sözleşmesel ilişki kurulmaz. Bu sebeple acentenin bilgilendirme yükümlülüğü bir yan yükümlülük ve dürüstlük kuralına dayanan bir yükümlülük değil, acentelik faaliyeti sebebiyle Sigortacılık Kanunu’nun 11/3 maddesine ve Bilgilendirme Yönetmeliğine dayalı bir yükümlülüktür [41].
Bilgilendirme Yönetmeliği’nin 7. maddesi, sözleşmenin kurulmasından önce ve kurulmasından sonra bilgilendirme yükümlülüğünü hiç veya gereği gibi yerine getirmemesi yüzünden sigortacı, sigorta ettiren, lehtar veya sigortalının uğradığı zarardan sorumlu olacaktır.
Bilgilendirme yükümlülüğüne aykırılık şu şekillerde oluşabilir;
d.1. Yükümlülüğün gereği gibi yerine getirilmemesi;
- Formun gereği gibi teslim edilmemesi; Daha önce de değindiğimiz üzere bilgilendirmede yazılılık esastır. Bilgilendirme formunun en geç sözleşme akdedilirken verilmesi gerekir. Formun hiç teslim edilmemesi veya geç teslim edilmesi yükümlülüğün gereği gibi yerine getirilmediğini gösterir. Bu durumda temerrüd söz konusu olacaktır.
- Verilen bilgilerin yanlış olması: Sigortacı eğer yanlış bilgi vermişse ve sigortalanacak şeyin teminat kapsamına alınmasını engellemişse ya da sigorta ettirenin fazla prim ödemesine sebebiyet vermişse meydana gelen zarardan sorumlu olacaktır.
- Verilen bilgilerin gereğinden fazla olması veya az olması: Sigortacı doğru bilgi vermekle yükümlü olduğu kadar eksik bilgi vermemekle de yükümlüdür. Sigortacının vereceği bilgiler, muhatabın ihtiyacına uygun sözleşme hakkında sağlıklı karar vermesini sağlamaya yetecek kadar olmalıdır. Yeterli bilgi ise her sözleşmeye ve muhataba göre değişecektir [42].
- Mesela okuma yazma bilmeyen birine yazılı verilen bilgilendirme formu da sözlü olarak okunmadığı müddetçe eksik bilgi olacaktır. Bilgilendirme formunda ikincil önem taşıyan hususların yazılmasına da gerek yoktur. Verilen bilgiler muhatabın kafasını karıştıracak derecede olmamalı kolay anlaşılır olmalıdır [43].
d.2. Yükümlülüğün hiç yerine getirilmemesi;
Sigortacı bilgilendirmeyi sözlü olarak yapar ve bilgilendirme formu verdikten sonra sözleşmeyi başka esaslarla yapmaya karar verirlerse bilgilendirme yapılmamış sayılacaktır. Yönetmelik’te bilgilendirmenin gereği gibi yapılmaması yaptırıma bağlanmış olmasına karşın hiç yapılmamış olması bir yaptırıma bağlanmamıştır. Bu eksikliğin, daha ağır olan fiil açısından yaptırımsız kalmaması amacıyla yükümlülüğün gereği gibi yerine getirilmemesine uygulanan yaptırımın kıyasen uygulanması ile kapatılması gerektiği kanaatindeyiz.
Yukarıda sayılan haller ile yükümlülüğe aykırı davranıldıysa ve bu durum sigorta ettirenin sözleşme yapma kararında etkili oldu ise, bu halde sigorta ettirenin sözleşmeyi fesih hakkı vardır. Bir zararı mevcutsa, bunu da talep edebilir [44].
Yani sözleşmeyi feshedip zararının tazminini isteyebileceği gibi sözleşmeyi feshetmeden de zararını isteyebilir. Her iki durumda da sigorta acentesi tarafından bilgilendirme yükümlülüğü ihlal edilmiş olmalı ve bu durumun sigorta ettirenin kararına etkili olmuş olmalıdır. Dolayısıyla sigorta ettiren bu eylemlerin kararında etkili olduğunu ispat etmesi gerekir [45].
Burada oluşan sigorta ettirenin zararı, gerçekleşen rizikonun teminat dışında kalması sebebiyle olmalıdır [46].
Sigorta sözleşmesinin feshedilmesi durumunda sigorta sözleşmesi geleceğe etkili olarak sona erer. Burada sigortacının sigorta ettirenin eksik bilgi vermesi durumundaki hakkı sözleşmeden cayma iken, sigortacının sigorta ettirene eksik bilgi vermesi fesih hakkı doğurmaktadır. Sözleşmenin feshedilmesiyle sözleşme ileriye yönelik olarak sona erdiği için o ana kadarki hak ve borçlar geçerliliğini korur. Taraflar birbirlerinden o ana kadarki edimlerini isteyemez ancak ileriye yönelik yapılan edimlerini isteyebilirler [47].
Sigortacının bilgilendirme yükümlülüğünü ihlal etmesi durumunda isteyebileceği bir diğer hak ise tazminattır. Sigortacının tazminat borcunun doğabilmesi için aydınlatma yükümlülüğüne aykırı davranışta kusurunun olması gerekir [48].
3. Türk Ticaret Kanunu Kapsamında Aydınlatma Yükümlülüğü ve Sonuçları;
6102 Sayılı TTK’nın 1423. maddesinde, gerek sözleşmenin yapılmasından önce gerekse sözleşmenin devamında sigortacının aydınlatma yükümlülüğünden bahseder. TTK 1423. maddesine şu şekildedir;
“Sigortacı ve acentesi, sigorta sözleşmesinin kurulmasından önce, gerekli inceleme süresi de tanınmak şartıyla kurulacak sigorta sözleşmesine ilişkin tüm bilgileri, sigortalının haklarını, sigortalının özel olarak dikkat etmesi gereken hükümleri, gelişmelere bağlı bildirim yükümlülüklerini sigorta ettirene yazılı olarak bildirir. Ayrıca, poliçeden bağımsız olarak sözleşme süresince sigorta ilişkisi bakımından önemli sayılabilecek olayları ve gelişmeleri sigortalıya yazılı olarak açıklar. Aydınlatma açıklamasının verilmemesi hâlinde, sigorta ettiren, sözleşmenin yapılmasına on dört gün içinde itiraz etmemişse, sözleşme poliçede yazılı şartlarla yapılmış olur. Aydınlatma açıklamasının verildiğinin ispatı sigortacıya aittir”.
YAZICIOĞLU’na göre bu düzenleme yetersiz ve isabetsizdir. İlk olarak sözleşmenin kurulmasından sonraki aşamada acentenin bilgilendirme yükümlülüğü yerinde değildir. Bunun dışında sözleşme kurulduktan sonra yapılacak bilgilendirmenin yapılmaması durumunda yaptırım öngörülmemiş olmakla birlikte sözleşme kurulmadan önce yapılacak olan bildirimin yapılmaması durumunda da yaptırım eksik ve yetersizdir. Süresinde yapılan itirazın sonucu düzenlenmemiştir [49].
TTK m. 1423 hükmüne göre bildirim, yazılı olarak yapılacaktır. TTK m. 1423’ün 3. bendinde, sigorta ettirene bir itiraz hakkı tanınmıştır. Ancak itiraz yapılmamışsa sözleşme, sözleşmedeki şartlarla yapılacaktır. İtirazın yapılması için öngörülen on dört günlük süre hak düşürücü niteliktedir. Yukarıda açıklandığı üzere Yönetmelikte böyle bir hak düşürücü süre bulunmamaktadır.
TTK ile yönetmelik arasındaki başka bir farklılık ise yönetmelikte sigorta ettirene tanınan hak, fesih hakkı iken TTK’da tanınan hak itiraz hakkıdır. Fesih hakkının kullanılması halinde sözleşme ileriye yönelik olarak sona erecektir.
Ayrıca TTK m. 1424’teki düzenlemeye göre sigorta sözleşmesi, eğer sigortacı veya acentesi tarafından kurulmamışsa, sigorta poliçesini sigorta ettirene teslim etme süresi on beş güne kadar uzayabilmektedir. Bu ihtimalde itiraz müessesesinin nasıl çalışacağı sorunu gündeme gelmektedir [50].
Kanunda sadece aydınlatma verilmemesinden bahsedilmiş, yanlış verilmesi hükme bağlanmamıştır. Bu sebeple maddenin geniş yorumlanarak yanlış beyanı da kapsayıcı şekilde kullanıldığını düşünmek gerekir [51].
Aydınlatma açıklamasının verilmediği hallerde, bahsolunan on dört günlük süre içerisinde riziko gerçekleşirse ne olacaktır? Bu halde eğer teminatın kapsamı gerçekleşen rizikoyu kapsamakta ise sigorta ettirenin herhangi bir itirazda bulunmayarak susması menfaatine olacaktır. Ancak sigorta ettiren teminattan yararlanamıyorsa, bu takdirde kendisine aydınlatma açıklaması verilse idi o sigortayı farklı şartlarla yapacağını iddia edebiliyorsa itiraz hakkını kullanacaktır. Ancak söz konusu süre geçti ise, bu takdirde sigorta ettirenin itiraz hakkı mevcut olmayacaktır ve sözleşme poliçede yazıldığı haliyle geçerli sayılacaktır. Getirilen bu düzenlemenin sigorta ettiren aleyhine bir düzenleme olduğunu tartışılmıştır. Zira sigorta ettirenin tecrübesizlik, bilgisizlik veya elinde olmayan herhangi bir neden dolayısıyla bu süreyi kaçırması halinde, sözleşme poliçede yazılı şartlarla kurulmuş sayılacaktır. Bu durum özellikle derhal fesih halini düzenleyen BK m. 107’nin uygulanılmasının öngörüldüğü hallerde sigorta ettiren aleyhine sonuçlar doğurabilecektir. Söz konusu hallerde ne gibi bir hukuki yöntemin izlenmesi gerektiği maddede düzenlenmemiştir [52].
Av. Ecem BERK OLGUN
[1] AKGÜN, Evrim, Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirme Yükümlülüğü Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2010, s.15-16.
[2] YAZICIOĞLU, Emine, Sigorta Aracıları Hukuku, On İki Levha Yayınları, İstanbul, 2010, s.181-182.
[3] ÖZDAMAR, Mehmet, Prof Dr. Fırat Öztan’a Armağan, Sigorta Sözleşmelerinin Kurulmasından Sonraki Aydınlatma Yükümlülüğü, Turhan Kitapevi, Cilt 2, Ankara, 2010, s.1680.
[4] AKIN, M. Yusuf, CANER, Oğuz, Prof.Dr. Fahiman Tekil’in Anısına Armağan, Sigortacı Açısından Sigorta Sözleşmesinin Hükümleri, İstanbul, 2003, s.27.
[5] AKIN, M. Yusuf, CANER, s.26.
[6] ÖZDAMAR, Mehmet, Sigortacının Sözleşme Öncesi Aydınlatma Yükümlülüğü, Ankara, 2009, s.117.’den aktaran AKGÜN, Evrim, s.18.
[7] ÖZDAMAR, Mehmet, s.1680.
[8] AKGÜN, Evrim, s.9.
[9] KABUKÇUOĞLU ÖZER, Dilek, s.155.
[10] ÇEKER, Mustafa, s.83.
[11] KABUKÇUOĞLU ÖZER, Dilek, s.158-159.
[12] ÖZDAMAR, Mehmet, 1695-1702.
[13] ÖZDAMAR, Mehmet, Sigortacının Sözleşme Öncesi Aydınlatma Yükümlülüğü, Ankara, 2009,s.130’dan aktaran AKGÜN, Evrim, s.30.
[14] Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmelik m.6.
[15] ÖZDAMAR, Mehmet, s.1689.
[16] YAZICIOĞLU, Emine, s.185.
[17] KENDER, Rayegan, s.160-161.
[18] Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmelik m.8.
[19] ÖZDAMAR, Mehmet, s.1685.
[20] YAZICIOĞLU, Emine, s.187.
[21] Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin YönetmeliK m. 9/5.
[22] YAZICIOĞLU, Emine, s.186.
[23] YAZICIOĞLU, Emine, s. 188-189.
[24] KAYA, Ferudun, Sigortacılık, Beta Yayınları, 3.Bası, İstanbul, 2013 s.318.
[25] AKGÜN, Evrim. S.76vd.
[26] BOZKURT, Tamer, Prof. Dr. Fırat Öztan’a Armağan, Türk Hukukunda Sigorta Acenteliği, Turan Kitapevi, Cilt 1, Ankara, 2010, s.493.
[27] YAZICIOĞLU, Emine, s.192.
[28] 2008/12 Sayılı Genelge ‘nin 5,6.mad.
[29] YAZICIOĞLU, Emine, s.195.
[30] ÖZDAMAR, Mehmet, s. 1691-1692.
[31] YAZICIOĞLU, Emine, s. 192-193.
[32] ÖZDAMAR, Mehmet, s.1695.
[33] Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmelik m.11.
[34] YAZICIOĞLU, Emine, s.194.
[35] Sigortacılık Kapsamında Değerlendirilecek Faaliyetlere, Tüketici Lehine Yapılan Sigorta Sözleşmeleri İle Mesafeli Akdedilen Sigorta Sözleşmelerine İlişkin Yönetmelik m.9/4 (25.04.2014 Tarihli RG, 28982 S.)
[36] YAZICIOĞLU, Emine, s.194
[37] ÖZDAMAR, Mehmet, s.1682-1693.
[38] KABUKÇUOĞLU ÖZER, Dilek, s.162
[39] ÖZDAMAR, Mehmet, s.1700.
[40] ÖZDAMAR, Mehmet, s.1702.
[41] YAZICIOĞLU, Emine, s.197.
[42] ÖZDAMAR, Mehmet, Sigortacının Sözleşme Öncesi Aydınlatma Yükümlülüğü, Ankara, 2009, s.285’den aktaran AKGÜN, Evrim, s.75..
[43] ÖZDAMAR, Mehmet, Sigortacının Sözleşme Öncesi Aydınlatma Yükümlülüğü, Ankara, 2009, s.287.’den aktaran AKGÜN, Evrim, s. 76..
[44] Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmek m. 7.
[45] YAZICIOĞLU, Emine, s.199.
[46] AKGÜN, Evrim, s.76 vd.
[47] ÖZDAMAR, Mehmet, s.1702.
[48] ÖZDAMAR, Mehmet, 1702.
[49] ÜNAN, Samim, Türk Ticaret Kanunu Taslağı’nın Sigorta Hukuku Başlıklı Altıncı Kitabı Hakkında Düşünceler, SHD, 2005, Özel Sayı 1, s.109-194, s.124’den aktaran YAZICIOĞLU, Emine, s.178.
[50] MEMİŞ, Tekin, “Türk Ticaret Kanunu Tasarısı’nın Sigorta Hukukuna Dair 6.Kitabının Genel Hükümlerinin Değerlendirilmesi”, SHD 2005, Özel Sayı 1, s. 97’den aktaran AKGÜN, Evrim, s.84.
[51] KABUKÇUOĞLU ÖZER, Dilek, s.163.
[52] AYLİ Ali, “Sigorta Ettirenin Sözleşmenin Kuruluşundaki İhbar Yükümlülüğüne İlişkin Hükümlerin TTK Tasarısı Çerçevesinde Yeniden Değerlendirilmesi”, Prof. Dr. Hüseyin Hatemi’ye Armağan, SBARD Eylül 2005, S.6, s.203 231, http://www.akader.net/sbard/sayilar/2005Eylul/4.pdf’den aktaran AKGÜN, Evrim, s.85.
KAYNAKÇA
- AKGÜN, Evrim, Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirme Yükümlülüğü, Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2010, s.14
- AKIN, M. Yusuf, CANER, Oğuz, Prof.Dr. Fahiman Tekil’in Anısına Armağan, Sigortacı Açısından Sigorta Sözleşmesinin Hükümleri, İstanbul, 2003,s.26.
- BOZKURT, Tamer, Prof. Dr. Fırat Öztan’a Armağan, Türk Hukukunda Sigorta Acenteliği, Turan Kitapevi, Cilt 1, Ankara, 2010.
- ÇEKER, Mustafa, Yargıtay Kararları Işığında Sigorta Hukuku, Karahan Kitapevi, Ankara, 2003.
- KABUKÇUOĞLU ÖZER, Dilek, Sigortacılık Kanunu Şerhi, On İki Levha Yayınları, 1. Bası, İstanbul, 2012.
- KAYA, Ferudun, Sigortacılık, Beta Yayınları, 3.Bası, İstanbul, 2013.
- KENDER, Rayegan, Türkiye’de Hususi Sigorta Hukuku, Sigorta Müessesesi, Sigorta Sözleşmesi, 2014, 13.Bası, İstanbul.
- ÖZDAMAR, Mehmet, Prof Dr. Fırat Öztan’a Armağan, Sigorta Sözleşmelerinin Kurulmasından Sonraki Aydınlatma Yükümlülüğü, Turhan kitapevi, Cilt 2, Ankara, 2010.
- YAZICIOĞLU, Emine, Sigorta Aracıları Hukuku, On İki Levha Yayınları, İstanbul, 2010.